6 Haziran 2011 Pazartesi

garbage

Söyleyemediklerim ağzımda kötü bir tat bırakıyor. Belki de sigarayı bırakmanın zamanı gelmiştir. Her yazdığım satırla ölüm fermanımı yeniden imzalıyorum. Bu satırlar kendim de dahil hiç kimseye ait değil. Yaşayabilme çabası sadece, çünkü ben başka bir yol bilmiyorum.

Denize girmek istediğimde kıyafetlerimi düşünüp sadece ayaklarımı değdirmek değil benim yaşamaktan anladığım. Koşarak dalmak, belki boğulmak ama yine de kimseyi sorumlu tutmamak ölümümden.

Kendi kendinizi iyileştirme gücünüzü keşfettiğinizde sizi yalnızlığınızdan hiç kimse kurtaramaz. Farkındayım. "Just leave me alone" desem de siz yine de okuyunuz yazdıklarımı. Söyleyemediklerimin yerine geçemese de ikisi de bana ait.

Egomu bağrıma bastım. Evet belki biraz fazla sıkı kucaklamış olabilirim ama henüz ölmedi. Belki havasızlıktan biraz başı ağrıyor.

Edatlar üzerine kurulu hayatım çoğu zaman eğlenceli olsa da, bu ara pek bi tatsız.

Dua etmeye karar verdiğim zamanlar, bir trene binip uzaklaştığımı hayal etmezsem kendimle bağlantı kuramıyorum. Belki daha sessiz bir araç seçmeliyim. Gene bi dünya edat kullandım iyi mi..

Korkuyu bilmeyenler, görünce tanıyamazlar. Benim korktuğumu söyleyenler, en korkak olanlardır. O yüzden beni suçlamadan önce kendinize bakınız. Benim becerebildiğim şeyler arasındadır salağa yatmak.

Evet yalnız kalma korkum olabiliyor zaman zaman, ama bu 2. bir kişiyle alakalı değil hiç bir zaman. Kendimden uzaklaştığımda yalnızlık hissederim ben. Tek başına çay içmeye karar verip masaya iki bardak koymanın zamanı geldi.

Anlaşılmayı beklemekten vazgeçeli yıllar oldu. Yine de söyleyemediğim şeyleri daha kolay anlayan birini görünce insan, bir hoş oluyor ama kendimi buna kaptırmak için fazla yaş aldım.

Kadınlardan ağladıkları zaman korkmamak lazım. Esas tehlike ağlamadıklarındadır. Ağlamayan kadın, anlatmaktan da, beklemekten de yorulmuş olandır.

Çok atıp tutuyorum ya kendimden "bile" sıkıldım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder