25 Aralık 2011 Pazar

mucizelere inanır mısınız?

Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri herşeyin bir mucize olduğunu düşünmek. -Einstein


sadece iki yol olduğuna inansaydım sanırım ikincisini tercih ederdim. ama ben biraz "bi ondan bi bundan" tarzı bir kız olduğum için arada hayatlar yaşıyorum. yemek yerken bile çorba, ana yemek ve tatlıyı aynı anda yemeyi severim. neyse bu başka bi konu.


yaşarken anlaşılması zor ama durup bi baktığım zaman pek çok mucize var gördüğüm. benim ya da başkalarının hayatlarında, farketmez.


bir insanı sevmek bi mucize mesela. o insanın hiç yoktan karşınıza çıkması, ve tam da "aman yaeee herkes mi gerizekalı, kimse mi anlamaz beni" diye rest çektiğiniz bir anda o kişinin gelip, sizi daha önce anlamadıkları kadar anlaması bir mucize. iki farklı hayat süren, doğduğu andan itibaren başka şeyler yaşayıp, başka etkilere maruz kalan, herşeyi bırakın DNA ları bile farklı olan iki insanın anlaşması, konuşması, birbirini mutlu edebilmesi bir mucize. 


bir insanla bir ömür boyu, hiç sıkılmadan, daralmadan, "ben gidiyorum, eyvallah" resti çekmeden bir hayat hayali bile bir mucize. bunu düşündürebilen biri çıktığında karşınıza daha çok kıymet bilmek lazım bundan böyle.


bir adamdan çocuk yapmayı istemek bir mucize. hamileliğin ya da doğumun nasıl birer doğaüstü olay oldugu konusuna hiç girmicem zaten. ama birbirinden tamamen farklı iki insanın bir araya gelip, yine onlara hiç benzemeyen başka bi varlık yapmaya karar vermesi bile muhteşem bir şey.


sonra ağlamak, yoğurt mayalamak, çocuk emzirmek, aşık olmak, nefes almak, birinin kokusunu sevmek, dokunmak... bunlar da mucize, ama başka bir yazının konusu. ben ikinci tercihteki hayatımı yaşamaya bir süre daha devam etmeyi düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder