22 Ekim 2010 Cuma

"Sev"işmek üzerine

Nefesinin kokusunu bilmediği biriyle sevişmemeli insan. Uyurken üşüyecekse, sabah uyandığında sarılmayacaksa, her gece ve de gündüz aklına geldiğinde karnında bir ağrı sırtında bir ürperti hissetmeyecekse, gerek yok, sevişmesin. Çünkü sevişmek ruhu bütünler, sevgiyi mühürler. İki kişi arasındaki en önemli sırdır. En özel en kıymetli ve saklanası, saklarken en çok heyecan duyulandır. İki insanın birbirine en açık olduğu zamandır. Yalan olmayan, yalan söylenemeyen tek andır. Oyun oynanacaksa, hesaplar yapılacaksa o sevişmek değil, çöpü dışarı çıkarmak olur.
Oysa insan sevdiğiyle sevişince doyar. Güzelleşir, dinginleşir, tazelenir, bereketlenir. Eğer hiç konuşma gereği duymadan tek bir dokunuşla tüm hisler ortaklaşa hissediliyorsa, vücudunda onun değdiği yerleri yıkamaya bile kıyamıyorsa, sevdiğinin kokusunu taşıyan ufacık bi kumaşı bile özenle katlıyor kaldırıyor hatta kaldırmaya kıyamayıp son bir kez daha kokluyorsa, gözlerini her düşündüğünde yüzünde başkaları için anlamsız ama bilen için çok şey anlatan bir gülümseme beliriyorsa ve artık kendi bedeninin kutsallığına inanıyorsa sevişmeli. Çünkü ancak o zaman gerçekten “sev”işmek olur o. Ancak o zaman uzaktan bir Edith Piaf çalar, “Secret Heart” dinlerken gülümsenir, “Maki Maki” de oynanır, “Exit Music” çalarken gözler dolar. O zaman gerisinde ve onun da berisinde ne varsa bütünleşir insan. Ruhlar yakın durur birbirine.
Çünkü beraber sevişmek, beraber uyumaktan daha yakın kılar ruhları birbirine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder